Beyaz Zambaklar Ülkesinde
Yazar : Grigoriy Petrov
Yayınevi : Koridor
Sayfa Sayısı : 239
Okunma Tarihi : Mayıs
2015
Tür
: İnceleme
Atatürk’ün
hayran olduğu ve okunmasını istediği ve zamanında Türkiye’de en çok okunan kitaplar
listesinde yer alan bir kitaptı “Beyaz Zambaklar Ülkesinde”. Bu yönüyle
dikkatimi
çeken, merak ettiğim bir
kitap oldu bu.
Gelelim kitabımızın konusuna. Beyaz Zambaklar Ülkesinde Finlandiya’nın
nasıl geliştiğini, aydınlatmayı görev edinmiş insanların nasıl fedakarlıklar yaptığını anlatıyor. Kitap,
ülkenin gelişiminde rol almış Snelman, Peder Mc Donald gibi insanları tanıtıyor
ve çeşitli hikayeler anlatıyor.
Öncelikle kitabın şöhreti bende baya merak uyandırmıştı, Bu
kitabın ismini sık sık çeşitli yerlerde duymuştum. Bu yönüyle baktığım da okur
okumaz bende büyük değişikler olacağını sanmıştım ve bu değişimler olmayınca kitabın
bir balon olduğunu düşünmeye başlamıştım ki yanıldığımı anladım; biraz kendimi
yoklayınca bende de bazı değişimler yaptığını fark ettim. Kitap şöhretini hak
ediyordu.
Beyaz Zambaklar Ülkesinde kitabının temel düşüncesi, aydınlanmanın fedakarlık ve bireysel çabalarla geleceği, toplumu oluşturan bireylerin başkalarını aydınlatmaları ve bireysel girişimlerle bir şeyler yapılabileceği tezi üzerine kuruluydu. Aslında bu düşünce temel bir savaşı ele alıyordu; kötü ve iyi ve bunların arasındaki sonsuz mücadele. İşte bu noktada yazar Petrov, aydınlamanın halka inilerek ışığı yayarak yapılması gerektiğini her bir insanın bir meşale gibi çevresini aydınlatması gerektiğini söylüyor ve bunun sonsuz bir savaş olacağını dile getiriyordu. Birey merkezli aydınlanma fikri ortaya atılıyordu. Galiba Atatürk’ümüzü etkileyen Cumhuriyet’imizin kısa sürede kalkınmasını sağlayan bu düşüncelerdi. Büyük ihtimalle Atatürk bu kitabı bu yüzden sevdi.
Bu kitabı mutlaka okunması gereken bir kitap olarak görüyorum ve yeri gelmişken aydınlanmanın nasıl olacağını maddeler halinde özetlemenin iyi olacağı kanaatindeyim.
Beyaz Zambaklar Ülkesinde kitabına göre aydınlanma şu şekilde gelebilir :
1- Eğer bir toplumda sorun varsa sorun toplumun yaşayan her bireyinde vardır. Bu yüzden birey değişim bireyle olur. Bu yüzden mevcut durumdan herkes sorumludur.
Beyaz Zambaklar Ülkesinde kitabının temel düşüncesi, aydınlanmanın fedakarlık ve bireysel çabalarla geleceği, toplumu oluşturan bireylerin başkalarını aydınlatmaları ve bireysel girişimlerle bir şeyler yapılabileceği tezi üzerine kuruluydu. Aslında bu düşünce temel bir savaşı ele alıyordu; kötü ve iyi ve bunların arasındaki sonsuz mücadele. İşte bu noktada yazar Petrov, aydınlamanın halka inilerek ışığı yayarak yapılması gerektiğini her bir insanın bir meşale gibi çevresini aydınlatması gerektiğini söylüyor ve bunun sonsuz bir savaş olacağını dile getiriyordu. Birey merkezli aydınlanma fikri ortaya atılıyordu. Galiba Atatürk’ümüzü etkileyen Cumhuriyet’imizin kısa sürede kalkınmasını sağlayan bu düşüncelerdi. Büyük ihtimalle Atatürk bu kitabı bu yüzden sevdi.
Bu kitabı mutlaka okunması gereken bir kitap olarak görüyorum ve yeri gelmişken aydınlanmanın nasıl olacağını maddeler halinde özetlemenin iyi olacağı kanaatindeyim.
Beyaz Zambaklar Ülkesinde kitabına göre aydınlanma şu şekilde gelebilir :
1- Eğer bir toplumda sorun varsa sorun toplumun yaşayan her bireyinde vardır. Bu yüzden birey değişim bireyle olur. Bu yüzden mevcut durumdan herkes sorumludur.
2- Her birey öncelikle
kendini birey olarak görmeli faydasız işleri bir kenara bırakıp kendini meşale
olarak görüp başkalarını aydınlatmayı hedeflemelidir.
3- Aydınlanma ve kalkınma
fedakarlık işidir. Sürekli uğraşıp didinerek fedakarlık yapılarak bir şeyler
değişebilir.
4- Aydınlanma işi sürekli
mücadeleyle ve azimle olur. Vatanseverlik, görev bilinci topluma yayılmalıdır.
5- Aydınlığın meşalesi
olmak ve aydınlık isteği topluma yayılmalıdır. Aydınlanma fikri topluma
aşılanmalı ve aydınlatan kişi sayısı arttırılmalıdır.
6- Eğiterek, öğreterek pek çok sorunun üstesinden gelebilir. Temel sorun cahillik sorunudur. Cahilliğin ve toplumu yozlaştıran diğer sorunların üstesinden EĞİTİMLE GELENİLEBİLİR.
6- Eğiterek, öğreterek pek çok sorunun üstesinden gelebilir. Temel sorun cahillik sorunudur. Cahilliğin ve toplumu yozlaştıran diğer sorunların üstesinden EĞİTİMLE GELENİLEBİLİR.
7- Toplumun içindeki
öğretmenler, doktorlar, din adamları halkın cahilliği karşısında halkı suçlamak
yerine halka karışmalı toplumu değiştirmelidir.
8- Aydınlar oturduğu yerden konuşmayı bırakmalı gerçekten aydın gibi davranmalıdır. Toplumu yönlendirmelidir.
8- Aydınlar oturduğu yerden konuşmayı bırakmalı gerçekten aydın gibi davranmalıdır. Toplumu yönlendirmelidir.
9- Eğer devletin kurumları
eskimişse temel hedef bunları yıkmak değil yenilemek tamir etmek üzerine
olmalıdır.
10- Toplumu oluşturan
bireyler eleştirip konuşmak yerine sorunlara çözüm bulmak için çalışmalı ve
fikir üretmelidir. Belki de aydınlanmayı getirecek en önemli fikir budur.
.
.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder